Batı’nın Yenidünya Arayışı ve Oryantalizm
Son zamanlarda Ortadoğu’da büyüyen şiddet eylemlerinin kendiliğinden oluşmadığı su götürmez bir gerçek
Bu haber 2015-05-23 11:20:37 eklenmiş ve 722 kez goruntulenmiştir.
Son zamanlarda Ortadoğu’da büyüyen şiddet eylemlerinin kendiliğinden oluşmadığı su götürmez bir gerçek. Ortadoğu’daki şiddetin mantığını anlayabilmek için 21. Yüzyılın en büyük olayı ‘Arap Baharına’ kadar gitmek gerekir.
Arap Baharında Tunus, Mısır, Libya, Bahreyn ve Cezayir gibi ülkeler ciddi manada etkilendiler. Demokrasi, Özgürlük ve İnsan Hakları gibi taleplerde bulunan Arap halkı şiddetli çatışmaların ardından Totaliter ve Diktatör rejimleri devirdiler. Bugün Suriye’de Özgür Suriye ordusu, Esad yanlısı rejim ve IŞİD terör örgütünün kendi aralarında tutuştuğu savaş Arap Baharının devamı niteliğinde. Arap Baharına kısaca değindikten sonra Dünyanın ve özellikle Batının bu olaylara yaklaşımının nasıl olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Dilerseniz en başından başlayayım. Sanayi Devrimiyle beraber Batı dünyası (Amerika ve Avrupa) ham madde ve kaynak oluşturabilmek için Doğu’yu sömürmeye başlamıştı. 1. Dünya Savaşından sonra Sömürgeci zihniyet kavram değiştirip Mandater (geri kalmış ülkeleri geliştirmek altında tekrar sömürmek) gibi bir politikaya bürünmüştü. 20. Yüzyılın son çeyreğine kadar doğu dünyası, batı emperyalizminin hegemonyasında kalakalmıştı. Asırlara sirayet edecek bir doğu-batı iktidar mücadelesi devam edecekti. 21.yüzyıla gelindiğinde bile batının (Amerika ve Avrupa) doğuya karşı politikası değişmeyecekti.
Bugün Avrupa’nın doğu politikası ‘’Kontrol ve Kolonizasyon’’ (az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeleri kontrol altına almak), Amerika’nın dış politikası ise en kısa ifade ile ‘’epistemolojik güvenlik alanlarının genişletilmesi’’ (kendi dışındaki her yere hakim olmak) olarak şekilleniyor. Şimdi yazıyı buraya kadar okuduysanız aklınızda bir sonuca vardığınızı düşünebiliyorum.
Bilgi çağına girdiğimiz küreselleşen dünyada batı yeni bir model geliştirdi. Doğuyu bilgi bakımından geliştirmek istiyordu. Bu durum kimi çevrelerce Batı emperyalizminin renk değiştirmiş haliydi, kimi çevrelerce de gayet hoş bir politika olarak karşılandı. Nitekim bu durumu hoş karşılayan doğulu aydınlar galip geldi. Batı dünyası Doğu halkını siyaset, kültür, filoloji, antropoloji vb. konularda batının seviyesine getirmek istiyordu. Bu da doğulu aydınların hoşuna gitmişti. Batılı aydınlar; doğudaki dikta rejimleri, sanatın, demokrasinin önünü kesiyor diyerek doğulu halkı sokaklara döktüler. Arap devletleri domino taşı gibi bir bir devrilmeye başladılar.
Bana göre bugün Ortadoğu’da yaşanan bütün bu şiddet eylemlerinin sebebi ‘’Oryantalizm’’ denilen batı kökenli bir kavramın içinde gizlidir. Oryantalizm kelime kavramı olarak; doğu'ya ilişkin ideolojik önyargılar ve perspektiflerin hâkim olduğu, düzenlenmiş yazı, geniş görüşlülük ve araştırma tarzı; tüm düşünce ve araştırma alanı tarafından ifade edilen Doğu imajı olarak bilinse de gerçek manada Oryantalizm batı bilgi-iktidar ilişkisinden hareketle kendini tanımlamak, sömürgeci niyetlerini haklı göstermek ve bu amacını gerçekleştirmek adına doğuyu tekrar sömürmek manasına geliyor. Oryantalizm bazı entelektüel çevreye göre batının doğuyu tanımaya çalışması anlamına gelse de bu kavramın bana göre asıl amacı batının doğu dünyasına tekrar hakim olmak istemesidir.
Hayali Bir Doğu Oluşturdular…
Batı bu planını işlemek için doğu halkını ‘’Ontolojik bir güvensizlik’’ içine soktu. Medya vasıtasıyla önce doğu halkını geri kalmış ve barbar olarak manşetlere taşıdı. Kadının sosyal hayatta kötü muamelelere maruz kalmasından tutun da bireysel hak ve özgürlüklerin çok kısıtlı olduğuna kadar her konuda manipülasyon ve dezenformasyonlarla doğulu devletleri medeniyetsiz ve barbar olarak lanse ettiler. Bu şekilde hayali bir doğu oluşturdular.Bunu neden yaptılar? Çünkü insanlar kendi varoluşlarını sorunlu hale getirebilecek problemlerle yaşayamazlar. Bir şekilde doğu halkı, kendini tanıma ve tanıtma ihtiyacı içerisine girip dış dünyaya ‘biz barbar değiliz’ mesajını vermek istediler. Bu süreçten sonra Ortadoğu’da bir hak arama bir demokrasi mücadelesi başladı. Tunus’ta Muhammed Buazizi’nin kendini yakmasıyla başlayan bu hak arama mücadelesi bugünkü IŞİD terör örgütünün bu kadar güçlenmesine ve sağa sola saldırmasına zemin hazırladı.
Yorumlar
Mobilbahis - Asyabahis - Bets10 Adresi - bahis siteleri
Diğer haberleri